Ahmet Akın – Yeminli Mali Müşavir
Hepimiz bir zamanlar “zamane çocukları” olarak adlandırılırdık. Ancak, bizden ve bizlerden öncekilerin zamane çocukları oldukları dönem içerisinde çok büyük farklılıklar görülmedi. Giyimde, dinlenilen müzikte, sokakta oynanan oyunlarda, anne ve baba ile olan ilişkilerde ortaya çıkan farklılıklar çok küçük değişikliklerle yaşanırdı. Bugünün zamane çocukları ise bir harika (!). Farklı öğreniyorlar, farklı çalışıyorlar ve farklı sosyalleşiyorlar.
Kimler bu harika çocuklar? Nasıl yetiştirildiler, vatan ve ulus sevgisini biliyorlar mı, ahlaklı birey olmanın erdemlerine kavuştular mı, şöhreti, güç ve parayı ne kadar çok seviyorlar, kul hakkı yemenin günah olduğu onlara öğretilmedi mi? Hangi çocuklardan bahsettiğimi anlamışsınızdır. Cumhurbaşkanı’nın, Başbakan’ın, Bakanların, iktidarın milletvekili ve belediye başkanlarının çocuklarından bahsediyorum. Çelik kasalarını evlerinde saklıyorlar, kolaylık olsun diye para sayma makineleri başuclarında, özel uçaklarla Umre ziyaretini mutlaka yapıyorlar, babaları din ticareti yaparken, kendileri de nüfus ticareti ile geçimlerini sağlamaya (!) çalışıyorlar.
Bu çocukların babaları, İsmet İnönü’nün, Adnan Menderes’in, Hasan Ali Yücel’in, Ahmet Necdet Sezer’in ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun çocuklarını nasıl yetiştirdiklerini hiç mi duymadılar ya da okumadılar. Başbakan Erdoğan’ın söylediği gibi: “Bugüne kadar evladından hırsızlık öğrenen baba görmedim duymadım. Hırsızlık babadan evlada geçer. Evlattan babaya değil. Dolayısıyla, yönetimlerde hırsızlık üst yöneticilerden alttakilere, oradan da halka yansır.” Başbakan Erdoğan çok ileri görüşlü birisiymiş. Yirmi yıl önce söylediği bu sözler aynen, 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonunu tarif ediyor.
Şimdi, orta ölçekli bir bürokrat düşünelim. Üç bin Lira da aylığı olsun. Evli ve iki çocuğu var. Fakat, adam her ay on-on beş bin lira harcıyor, lüks bir evde oturuyor, son model arabaya biniyor, kendisinin ve ailesinin başka da bir geliri yok, miras da kalmamış. Bu gerçekleri, eşi ve yetişkin çocukları da biliyor. Yaşamları tüm hızıyla devam ediyor. İşte, ahlak erozyonu burada başlıyor. Yani ailede. Size göre, kocasının harcadığı paraların kaynağını sormayan bu eş, gerçekten can yoldaşı ve hayat arkadaşı denilecek bir eş midir? Bana göre değildir. Olsa olsa, en kibar tanımıyla suç ortağıdır. Aslında, gerçek ve hak ettiği tanım bu değil.
Zamane çocuklarının bir kısmı tutuklanarak cezaevine konuldu. Bir kısmı ise korkusundan babasının dizinin dibinden ayrılmıyor. Diğer erdemli çocuklar bunlara bakarak, siyasette iktidar olmanın devleti ve ülkeyi yağma ve talan etme hakkını verdiğini düşünmesinler. Bilakis, iktidar olmak devletin ve halkın çıkarlarını korumak ve kollamakla başlamalıdır.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin doksan yıllık tarihinde bu kadar ahlaksız bir dönem geçirilmedi. Siyaset, hukuk ve adalet, Cumhuriyet değerleri, iş ahlakı, basın özgürlüğü ve insan hakları bu kadar olduğu kadar ayaklar altına alınmadı. Arabistan çöllerindeki kabile devletlerine döndük. Halkın kendine gelmesi ve muhalefetin gerçekleri görmesi için daha nelerin olması gerekiyor, bir türlü anlayamıyorum.
Yüce Peygamberimiz Hz. Muhammed bir hadisinde şöyle söylemektedir: “Adaleti çiğneyen devlet adamlarını cezalandırmayan uluslar çökmeye mahkumdurlar.”
16 Ocak.2014
ahmetakinmersin@gmail.com
www.ahmetakin.com.tr