“Mantık” diye başladığımda eşim hemen “Mantık değil, bilgidir önemli olan.” Der. Sıklıkla kullanırız oysa “Mantıklı” olmayı, söylemeyi, mantığa uyup uyulmadığını, karşılaştırmayı vb.
“Akıl” karşılığında kullandığımızdandır bunlar… Akla uygun olup olmadığındandır kıyasımız…
Aklımıza sahip çıkalım ya da mukayyet olalım deriz yine sıklıkla. Ya da aklımızla alay ediyorlar ve “Bunlar akıldışı” vb.
Günümüzde hemen her şey, sözüm ona yöneticilerimizin akıl dışı açıklamaları ve uygulamaları ile doluyor – dolanıyor- konuşuluyor- atışılıyor…
Türkiye Cumhuriyeti Devleti “Laik” bir devlettir. Laikliğin de ölçütleri vardır. Eğitimle başlayan ve temel oluşturan bu ölçütler ne yazık ki artık yerlerde… “Süslenip evinden çıkan kadın evine dönünceye kadar kaç erkek tarafından dikkat çekmişse o kadar erkekle ZİNA yapmış sayılır.” Diyen Milli (!) Eğitim Müdürü geçici görevinden asaletle atandı.
Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi öğretmeni derste türban dağıttı ve “Benim dersimde örtünebilirsiniz. “dedi.
Neden sizin dersinizde kız öğrencilerin örtünmelerini istiyorsunuz? Saçlar “Tahrik” nedeni mi oluyor size? Diye soruyor insan aklı…
Hemşire olmak isteyen Sağlık Okullarına, polis olmak isteyen Polis Akademilerine,
Hukukçu olmak isteyen de Hukuk Fakültelerine gidiyorlar… İmam olmak isteyenler de elbette İmam Hatip Okullarına gideceklerdir. Ancaaakkk, memlekette neredeyse tüm okullar İmam Hatip oldu ve oluşturulmaya da devam ediliyor… Bu kadar imam nerelerde görev alacak acaba? Ya da bu okul mezunlarına nerelerde görev verilmesi düşünülüyor? Veee neden ille de “İmam?” “Bilim insanı, sanatçı, astronot” değil de imam?
Kız çocuklarının eve kapatılmaları arzuları neden? Cinsel araç olarak görülmeleri ve
gösterilmeleri neden? Sadece saçının değil, beyninin de kapatılma isteği neden?
Müslümanlığı her tarikatın ya da cemaatin kendine uygun hale getirip insanların
masum din duygularını istismar etmesi neden? Eğitimle başlayan öğrenme, inceleme, araştırma, sorgulama becerilerinin engellenerek “Biat” etmek kültürünü yerleştirme çabaları neden?
Milli (!) Eğitim Bakanı’nın, öğretmen olmak için Eğitim fakültelerinde okuyarak ve
“Öğretmen” olarak mezun olanlara “Sürekli sınav” dayatması neden? İlgili Bakan Sözlü sınavla (!) atamaları yapılan öğretmenler için “Bu sözlü sınav her yıl tekrarlanacak” diyor! Olacak gibi değil! Akıldışı! Haydi, sözlü sınavla istediğiniz soruları sorarak istediğiniz kişileri aldınız diyelim ve bu konuyu eleştirme hakkını saklı tutalım, Peki her yıl yeniden sözlü sınav ne demek oluyor? Yasalara uygun değil, akla uygun değil, eğitim-öğretim temel yasalarına hiç uygun değil. Peki neye uygun? AKP iktidarının “Demokrasi Treni” anlayışına uygun!
Bir Milli (!) Eğitim Bakanı düşünün, sözlü sınavda sorulan “Reis deyince kim geliyor
aklınıza?” sorusuna yapılan eleştirilere karşılık; “Ne var bunda canım, Piri Reis var, Turgut Reis var…” desin ve sorularına sahip çıksın!
Yok yok bunlar akıl işi değil
Artık “Diplomaların” da önemi yok
Okumanın, öğrenmenin, bilimin yol göstericiliğinin geçerliliği yok
Devlet, Millet, Bayrak, Bağımsızlık… Geç bunları
Varsa-Yoksa Genel-Geçer tek şey; Yandaşlık!
Peki, “Son kullanma Tarihi?”
Henüz yazılmadı mı?
Öyleyse Vah!
Yazı
Tarihi :
30.10.2016 10:27:35
|
E-Mail :
saadet05@yahoo.com